sürekli evdeyim hiç arkadaşım yok
Site De Rencontre Gratuite Pour Homme. 8 yıldır evdeyim ve evde kalmak zor biliyorum 768 1024 Yonca Tokbaş 27/03/2020 27/03/2020 Kurumsaldan ayrıldığımdan bu yana evim hem yuvam, hem işyerim, hem yazıhanem, hem ormanım, hem de spor merkezim. Sabahları çoğunlukla erken kalkıyorum. Sporumu yapıyorum. Aslan Cem okula gidiyor. İşe gider gibi giyinmeye, saçımı başımı yapmaya çalışıyorum. Gözlerime simlerimi sürüyorum. Bazen rujumu süresim gelmiyor; ama annem hiç aksatmaz hep sürer diyerek ben de “hadi hadi Yonca” gazıyla kırmızı rujumu mutlaka sürüyorum. Ben evdeyim. Hep… Okuyacaklarımı okuyorum, yazacaklarımı yazıyorum. Ne yapacaksam onu yapmaya çabalıyorum. Evde maaile durarak bi şeyler üretmeye çalışmak çok zor. İnsanın ilhamı tükeniyor. Yaratıcılığı zorlanıyor. Evde oldun mu, kimse senin bir iş yaptığını da düşünmüyor. İnsana en çok bu koyuyor. En zorlayan da bu. Buna da bir süre sonra alışıyorsun. Geçenlerde Destina bana, “Anne sen nasıl bize rağmen yazıyorsun? Ben bir şey yazacaksam hiç kimse rahatsız etmesin istiyorum. Biz seni hiç rahat bırakmadık ki! Yeni fark ediyorum.” dedi. Gülümsedim. Bu konuda yalnız olmadığımı biliyorum. Evden çalışan, nice ev kadını/ev insanı fark etmez, hepimize sımsıkı sarılıyorum. Sanırım bizi anlamaya başladı Dünya! Başımıza coronavirüs covid19 musallat olduğundan beri sağlık önlemleri adına evindekal hareketiyle herkes oflayıp pofladıkça ve insanlar evde kalmakta zorlandıkça, aslında yıllardır benim de neye zorlandığımı yeni fark ediyorum. Bir şekilde adı kondu gibi oldu adını koyamadığım duyguların. Disiplinli olamadığım zamanlarda kendime kızmalarımı düşündüm. Bitmek bilmeyen kendime kızmalarımı… İnsanın sürekli otodisiplinde olması çok zor. Otoritesiz disiplinle güne başlamak büyük olay. Herkes zorlanınca, “ben çok da anormal değilmişim” hissi ile karışık bir ruh hali çöktü üzerime. Evimden ya Manisa Tarzanı gibi dağlara yarışlar koşmaya; ya da zeytine, arıya doğaya yani en sevdiğim şeyler için bir şeyler yapmaya; bir de yazmak için kamplara gitmek için çıktım geri geldim. Ev gezmeleri yapıyoruz biz genelde Dubai’de. Arkadaşlarımızla da evden eve evcilik oynar gibiyiz. Sürekli yeni bir yerlere gitmeye yeterince doyalı hayli zaman oldu. AVM filan, mecburiyetim olmadığı sürece adım atmadığım ortam çok uzun zamandır. Alışveriş manyağı da değilim. Çok şükür ömrümün sonuna kadar bi şey almasam da her şeye yetecek kadar malzemem var biliyorum. Stoklamadım bi şey. Ultramaraton bana insanın her şart altında azla yetinip uzun zaman gidebileceğini çok iyi öğretti. Birçok insan aslında para kazanmak zorunda olmasa, o işte çalışır mıydı düşünme hakkının bile olmadığı bir yerde zamanını geçiriyor. Ben henüz kurumsaldan ayrılmaya cesaret edemezken bir arkadaşım; “Yonca’cım insanların kurumsal köle olması çok iyi bi şey olsaydı onları orada tutmak için bu kadar para verilmezdi…” demişti. Herkes evine, mutfağına, çocuğuna, uyumaya, durmaya hasret aslında. Ah para.. Ah bu maddi Dünya… Düş yakamızdan özgür bırak insanlığı! İnsanı isyan ettiren evinde olmak değil de; bunca sağlık riskiyle ve felaket haberi gölgesinde hem kendinin hem bütünün sağlığı adına evde kalmak zorunda olması. Mecbur olmak zindan hissi yaratıyor. Haber izleme süremi kısıtladım. Sürekli haber izlemek hiçbir şeye yardımcı olmuyor. Sağlam insanı hasta eder. Müzik… müziği ihmal etmiyorum. Zaten hareketli bir tipim, evde de hareketliyim her zamanki gibi. Herkesin spora, hareket etmeye bu kadar önem vermesine vesile oldu ya bu salgın, iyi oldu bu. Çünkü hareket etmek hep önemli. Kitaplarıma sığındım. En şahane sığınak. En renkli Dünya ve sonsuz! Kitaplarımı asla kimselere okumaya 1 günlüğüne bile vermedim ben bunca sene. Bi can erik, bi kitap asla paylaşmam derdim. Gurbet ellerde, sınırların kapatıldığı, uçakların durduğu bu ortamda evde kalmak başka türlü koyuverince hepimize, kütüphanemden okuyup bitirdiğim tüm kitapları ayırdım. Kitap okuyamıyorum diye sürekli kızıyordum kendime. Delirmiş olmalıyım, meğer Dünyanın kitabını okumuşum farkına vardım. Buradaki Türk kadın grubumuz sultansofdubai ye haber saldım; “Okuduğum ve mutlaka sizin de okumanızı istediğim kitaplarım var, hadi dileyen gelsin alsın” diye. Zor geldi ayrılmak; ama başardım ve mutluyum. Kitaplarımı dokunulmazlığa, yalnızlığa mahkum etmektense, değerlerini bilip okuyacak kitap kurtlarına vermek hissi iyi geldi. Kitap almak için koşa koşa gelen insanlar olması mesela, bu zor dönemde beni çok mutlu etti. Ginger Bey’de katılıyor bu söylediklerime. Gördüğüm, herkesin kalbini veya bir becerisini herkese açtığı. İmecenin en güzel haline tanıklık ediyorum. Bir anda bütün Dünya bütün Dünya’yla her şeyini paylaşmaya başladı. Olması gereken zaten buydu; keşke hastalıklar buna zorlamasıydı da demeyeceğim. Hayat insana bir şekilde öğreterek ilerliyor. Corononavirüs insanlığa imeceyi, paylaşmayı, karşılıksız koşulsuz sevgi ve ilgi alış verişini hatırlatıyor. Kadim bilgilerimizi güncelliyor. Hani eskiden bi alet çalışmayınca pat küt vururduk da kendine gelirdi ya; biraz öyle bir hatırlatma gerçi, hoyratça… Üzüntüm, bu salgının insanları doğaya karşı daha duyarlı olmaya davet ederken kimyasal kullanımını da raydan çıkartmış olması. Ne büyük ve tehlikeli bir tezatlık. Aman dikkat! Bağışıklığımızı, doğamızı, doğal olanı, tohumu, arıyı, suyu korumaya devam. Su ve sabun yeterli ve yeterince önemli. Suyu ziyan etmemek de önemli. Ağaçlarda görmediğim kadar çok kuş, çiçeklerde hiç görmediğim kadar çok arı var. Dolu… vızır vızır çalışıyor doğa. Canım Doğa! Belki ben de ekran karşısına geçip sanaldan sizlerle arılar hakkında bildiklerimi, arı sevgimi, koşuyu ve sporu bir zorundalık ve askeri nizamla değil de hayatımızın parçası olarak yapmakla ilgili hislerimi paylaşmalıyım. Belki bu dönemde birbirimize hiç istemeden bu kadar uzak kalmışken daha da yakınlaşmayı başarıyoruzdur. İmece… imeceyi hatırlamak Dünya’yı yerinden oynatacak kadar güçlü bir erdemdir bence. Ve benim bu umutperverliğim bi tür Polyannacılık olmaktan çıkıp somut bir eyleme dönüşüyordur böylece… “Yeter ki bu salgın bitsin, yeter ki sağlık olsun, bak şunu şunu yapıcam!” dediğimiz şeyleri yazalım bi kenara. Yapacak çok güzel, çok anlamlı, hayata değer ne kadar çok şeyimiz var değil mi? İşte bunu bilmek en güzel hedef, amaç ve gaye! Yonca “kitapçı” Türlü çeşit kurumsalda, yurtiçinde ve yurtdışında, çok çeşit milletten insanla çalışmışlığı var. Koşmaya başladı. Kurumsaldan ayrıldı. Kendini hem sevdiği hem de en iyi yaptığı şeylere verdi; yazmak, koşmak, konuşmak, sorunlara çözüm üretmek, arıları kurtarmak, doğayı anlatmak, koçluk yapmak gibi…
Sıcak Fırsatlarda Tıklananlar Editörün Seçtiği Fırsatlar Daha Fazla Bu Konudaki Kullanıcılar Daha Az 1 Misafir - 1 Masaüstü 5 sn 15Cevap 0Favori Daha Fazlaİstatistik Konu İstatistikleri Son Yorum 6 yıl Cevaplayan Üyeler 14 Konu Sahibinin Yazdıkları 2 Ortalama Mesaj Aralığı 1 saat 7 dakika Son 1 Saatteki Mesajlar 4 Konuya En Çok Yazanlar aydınayhan 2 mesaj ugrelll 1 mesaj EnergyHill 1 mesaj Master of Fright 1 mesaj reodentreomantik 1 mesaj Konuya Yazanların Platform Dağılımı Masaüstü 8 mesaj Mobil 4 mesaj Mini 2 mesaj Konuya Özel önceden çok arkadaşım vardı,son yıllarda geçim derdinden dolayı,herkes masrafı karşıdakine yükler oldu bende herkezi sildim,1 senedir ara ara gezerim ama tek başıma gezerim,iş deseniz ara ara zaten yok son 2 aydır hiç sokağa çıkıp gezmedim,şu anda evden çıkasım yok,hergün uyurum ve kalkınca tv izlerim tv de hep siyaset,parada yok,sıkıcı herşey Bende öyle hocam geçen sene bir arkadaş grubum vardı bir gün onların yanındayken daha yalnız hissettiğimi anladım ciddiyim böyle bir an içime bir his düştü onların topluluğun içinde çok daha fazla yalnız hissettiğimi falan düşündüm sonra hiçbiriyle görüşmemeye başladım hep garibi bazen yalnızlıktan dolayı üzülüyorum ama bazen de yalnızlığın daha güzel olduğunu düşünüyorum bakalım. quoteOrijinalden alıntı Massohcu Bende öyle hocam geçen sene bir arkadaş grubum vardı bir gün onların yanındayken daha yalnız hissettiğimi anladım ciddiyim böyle bir an içime bir his düştü onların topluluğun içinde çok daha fazla yalnız hissettiğimi falan düşündüm sonra hiçbiriyle görüşmemeye başladım hep garibi bazen yalnızlıktan dolayı üzülüyorum ama bazen de yalnızlığın daha güzel olduğunu düşünüyorum bakalım. hergün onlara gitmek zaman kaybı,ek masraf gidiyor ama tek olunca daha az para harcayıp ıstedıgın yere gıdıp gezılebılıyor Yanlız ölecez bu kahpe Dünyada Benimde hiç kız arkadaşım olmadı,tabi yıllar öncesinde bizim gururumuzla oynayıp beni oyalayıp sonrada arkadaş kalalım diyen kaltağı saymazsak..... Benim 3 arkadaşım var,2 si lise her akşam erkek erkeğe Skype tan konuşuyoruz farklı şehirlerde olduğumuz için. Diğer arkadaşta Üniversite arkadaşım. Benimde senin gibi evden hiç çıkasım yok,kaderin gözü kör olsun be! Kahpe felek zalım felek! quoteOrijinalden alıntı balmo Yanlız ölecez bu kahpe Dünyada Benimde hiç kız arkadaşım olmadı,tabi yıllar öncesinde bizim gururumuzla oynayıp beni oyalayıp sonrada arkadaş kalalım diyen kaltağı saymazsak..... Benim 3 arkadaşım var,2 si lise her akşam erkek erkeğe Skype tan konuşuyoruz farklı şehirlerde olduğumuz için. Diğer arkadaşta Üniversite arkadaşım. Benimde senin gibi evden hiç çıkasım yok,kaderin gözü kör olsun be! Kahpe felek zalım felek! Arkadaş edinmekten kolay ne var ki Liseden sağlam 3-4 tane arkadaşım var sonra son yıl lisede farklı bi liseye geçtim ordanda kız erkek 3-4 sağlam arkadaşım var. Mesela bizim kuzenin arkadaşları ile oturduk bişeyler içtik onlarlada arkadaş oldum iyi çocuklar. Yine arkadaşın kuzenleri ilede arkadaşız. Hepsinle çok samimi değil ama biraz daha takılsak samimi oluruz. He her önüme gelenlede samimi olmam. Düzgün şekilde iletişim kurabildikten sonra arkadaş bulmanın sıkıntısı yok. Bu yıl dershaneye başladım mesela ordanda kız erkek karışık arkadaşlarım var. bence arkadaş dediğin insanla belirli etkinlikler yapılmalı. bence boş boş kafeleri mağazaları gezmenin bi anlamı yok. mesela ben müzik yaparım kimisi spor yapar ama sadece tüketmek bence birisiyle arkadaşlık etmek değildir zaten Biriniz parasızlıktan asosyal olmuş diğeri zaten asosyal. Parasızlıktan asosyallik biraz da işsiz kaldığından işi olan arkadaşların bakışları veya lafları muhtamelen gurur yapmana ve egonun ezilmesine neden oluyor bu da seni yalnızlığa itiyor. Kendine bir beceri edinerek kendini ispatlayabilirsin. Böylece insanların takdirini toplamak bile seni mutlu eder. Yoksa kendi içinde yetersizlik duygusu ile boğulursun. Doğuşkan asosyal olanlar ise yalnızlığı sevenler, onlar yapacak bir şeyi illa buluyor, çok da insana ihtiyaç duymuyorlar. Kendinize depresyon ya da itibar kaybı teşhisi koymadan önce, çevrenizdekilerin aşağılık insanlar olmadıklarından emin olun. - William Gibson Benim bu durumla ilgili düşüncem artık kendimde hayatıma değer vermekten bu büyük drama çokta önemli değil yani nasıl anlatacağımı bilmiyorum her organik madde gibi çürüyüp ölceğiz quoteOrijinalden alıntı Furkan Emekli Kendinize depresyon ya da itibar kaybı teşhisi koymadan önce, çevrenizdekilerin aşağılık insanlar olmadıklarından emin olun. - William Gibson çok boş laflar bunlar liselimiymiş bunu söyleyen sanki herkes birbirini arkasından bıçaklarıyor anasını satayım Facede 50yas ustu surekli mevlana sozleri paylaşan insanlarla ayni durum bu onlara gore herkes ona kazik atmak icin zaman bi acitasyon pesinde ben cok iyiyim herkes kotu Ben de aynı şekilde. Millet bi de kız arkadaşım yok diyor. Benim normal hemcinslerimden bile arkadaşım yok ulan ben napiyim? Ben de öyle. Ot gibi yaşıyorum diyecektim ama ot bile dışarda yetişiyor ben hep evdeyim Benim de liseden sadece 2 dostum var. Üniversiteden de 2-3 menfaat arkadaşlığı ama hepsi bu kadar. Akraba sayım da kısıtlı. Telefonda bile 15 farklı kişinin ismi var sadece. benim sıkı fıkı olduğum 3 arkadaşım var . arkadaş olayı biraz garip mesala liseden arkadaşlar var ben onları saymıyorum numaraları var facede ekliler yılda 2 3 kere belki bir kafede otururuz ya da düğünde karşılaşırız o tür arkadaşlarım var 10 kadar. 10 kadarda iş yerinden var. online bir oyun oynuyorum çok sıkı bir dostumda orada var.. hesap kitleme olayı bizde öyle olmuyor mesala hesabı ben mi ödedim 40 lira mı tuttu herkes 5 tl 10 tl sallıyor ödediğimden çok param oluyor insan çalışmazsa sorun tabi ama bu 3 arkadaşımla borçta alırım borçta veririm aramızda sorun yok zaten parayı hesap ediyorsalar dostun ya da arkadaşın değillerdir . ben iş ararken adsl ve telefon giderlerimi ben öderim diyen bile vardı kaç para masrafın olm diyordu sigara yok içki yok ben öderim çalışma orada daha iyi iş bak diyordu Sayfaya Git Sayfa
*Tarihi hatırlatarak nostaljiye sürüklemeyeceğim sizi. Hiç aklınıza gelir miydi elinizde telefon olmadan yaşayamayacağınız?’ da demeyeceğim. Çektiğin resmi paylaşmadan duramadığın günleri de anımsatmayacağım. Bunlar en fazla Facebook zamanlarından hatırlayabileceğimiz, sıradan, naif günlerimizdi. Artık geride kaldılar...*Şimdi işler öyle değil! Instagram diye bir alışkanlığımız var ve bizi mahvediyor!Neden mi?Herkes çok güzel, herkes çok yakışıklı, herkes çok genç ve alımlı da yemekler muhteşem bir sunumla sofralarda, tabaklar hep dolu ve bu masalarda can arkadaşlar, hep birlikte yerinde durmuyor; herkes gezmelerde, memleketin dört bir köşesinde, yurt dışında, adı sanı bilinmedik ülkelerde, o ülkelerin en güzel beldelerinde gününü gün ediyor da o bir kimse, can sıkan bir mevzu yok, her şey yolunda, herkes mutlu, hayat ne kadar güzel!*24 yaşındaki moda blogger’ı bilmem kimin, sabahın köründe, mutluluk içinde Instagram hesabında paylaştığı; bin bir çeşit peynirli, rafadan yumurtalı, krepli, sıkma portakallı, mutluluk ve çilek kokan kahvaltısı ve altındaki En güzel günler bir küçük gülümsemeyle ve güzel bir kahvaltıyla başlar’ yorumu sadece beni mi mutsuz ediyor?Ya bir gece önceden aşırı yorgun, ya kafada bin bir düşünceyle güne başlamaya korkan bir durumda ya da sabahın köründe kemirdiğim simit dişlerimi acıtırken, uçuş uçuş perdelerin yaladığı sempatik kahvaltı sofralarına sadece ben mi gıcık oluyorum?*Demode Facebook’un canını yiyeyim, herkesin gayet sıkıcı bir hayatı can pazarı zaten; herkes agresif, gergin ve benim kafamı bozan!Herkes mutlu, ben hariç!*Herkesin arkadaşı çok, var olanların hepsi can ciğer, millet gruplar halinde mutluluktan uçuyor, birbirlerini çok seviyorlar, mutlu mesut yaşıyor ve ne kadar çok eğleniyorlar!İçtikleri kahvenin tadını çıkarıyorlar, telefondan odama sızan kahvenin kokusu tek başıma oturduğum bilgisayar masasının yanında duran on dördüncü çayın kokusunu hemen kahkahalar resimden, videodan çıkıp etrafımı hiç arkadaşım yok mu acaba?Kimsenin para pul derdi de yok gördüğüm kadarıyla. Gezme tozma bitmiyor, gece parti resimlerine sabah kahvaltıları ekleniyor. Ardından içilen kahveye öğle yemeği resimleri yapışıyor, sonra akşam hazırlıkları ve harika bir eğlence yine...Demek sıkıntı çeken de sadece benim!Uzaktan tanıdığım ama işini gücünü bildiğim şu herif... Aileden zengin herhalde, yoksa ortalığın durumu belli? Bir gün Londra’da en sevdiğim grubun konserinde, ertesi hafta Venedik’te gondol tepesinde, bak bu hafta da Erciyes’te karların içinde!Sadece ben mi evdeyim?*Biliyorum, benim gibi hissedenler var ve evet, maalesef durumumuz işkence etmek için sürekli gezen, tozan, yiyen, içen, eğlenen, takılan, kaygısız insanları – ya da kaygısız görünmeyi hedeflemiş bizim gibilerini - takip kendimize her gün, başkalarının aşırı mutluluğundan oluşan mutsuzluk enjekte ediyoruz.*Instagram da sağ olsun, yeni algoritmasıyla bunu destekliyor!Eskiden takip ettiğiniz insanların paylaşımları, sizin ekranınıza kronolojik olarak düşüyordu, biliyorsunuzdur. Şimdi öyle değil. Instagram, takip ettiğiniz ve ilgi duyduğunuz içeriklere üst sıralarda yer veriyor. Yani siz bir şeye sardırdıysanız, Instagram da bu takıntınızı burnunuzun dibinde tutmaya devam ediyor!Yepisyeni algoritmasıyla, yangına körükle giden Instagram’da; daha çok beğenilen, daha çok izlenen, daha çok takipçisi olan hesaplar öne çıkıyor, diğerleri her zamanki gibi geride ile, gıcık ola ola izlediğiniz el alemin mutluluk dolu paylaşımları, sabahın köründe karşınıza dizilmeye başlıyor.*Dün bensiz mi eğlenmiş bu kadar arkadaşım bir arada? Aramadılar bile!Ne ara gitti bu kız Amerika’ya? Nasıl gitti? Bize hiç nasip olmayacak herhalde!Bu adamda da ne para varmış? Herif yine arabayı değiştirmiş!Mutluluktan öleceksiniz ailecek, hiç mi derdiniz yok sizin arkadaş! şeklinde artarak büyüyen haset, sabahın ilk ışıklarında henüz dolmayan yaşam enerjisi depolarımızı boşaltıyor...*Ben hariç herkes gülüyor, eğleniyor, en güzel kahvaltıları ediyor, en kokulu kahveleri içiyor, yazın en güzel denizlerde yüzüyor, kışın en beyaz karlarda de Galiba sadece benim’ diye düşünmek kalıyor.*Ne ettim sana ben Instagram? İki paylaşım yapacağım derken, mutluluğumu aldın elimden...*Ankara’lılara özel bir duyuru 17 Ocak Perşembe akşamı saat 2100’de Gaga Play’de tek kişilik oyunum var. İstanbul’da izleyenlere sorun bakın, çok da komik olduğunu söylüyorlar. Ben kalkıp oraya kadar geliyorum; Hava buz, yarın iş var, perşembe gecesi dışarı çıkılır mı?’ şeklinde bahane kabul etmiyorum bakın. Mekan ağzına kadar dolacak ki, daha sık gelmeye cesaretimiz olacak! Çok güleriz, çok eğleniriz ve tanışırız. Hatta Instagram için mutluluk dolu fotoğraflar bile çekeriz, ha?*Not Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz anlatanadam
1 Merhaba, ben 17 yaşındayım şu an şimdi bende 3 yıldır yani 14 yaşından beri yani yaklaşık 3 yıldır konuşma bozukluğu var. Ben konuşurken çok takılıyorum duraksıyorum bir de şey diyorum konuşurken hatta bazen konuşurken çok kekeliyorum. Yani akıcı konuşamıyorum. Daha önce bir sürü doktora da gittim mesela en son 3 ay önce Ankara'ya doktora gittim bir sürü doktora göründüm sonra benden bir sürü film çektiler kan tahlili de aldılar bir sürü sonra nöroloji doktoruna da gittim bana senin beynindeki hipofiz denen salgı bezi küçülmüş ve salgı üretmiyor yani salgı üretirken beynin sıkıntı yaşıyor dedi. Doktor bana sonra başka doktora da gittim bana hormon bozukluğu tanısı kondu orada sonra tıbbi genetik doktoruna da gittim bana sende gelişim geriliği de var dedi. Yani gerişim geriliği tanısı da kondu bana sonra en son da psikiyatri doktoruna da gittim tam 4 kez orada da bana anksiyete bozukluğu tanısı kondu orada ve doktor bana bir antidepresan hap verdi şu an o antidepresan hapı kullanıyorum. Her gün yarım doz olarak alıyorum 4 aydır kullanıyorum iyileşmek için yani böyleyim 3 yıldır bu konuşma bozukluğum olduğumdan beri hiç sosyal hayatım bile olamadı. Çok asosyalim öz güvenim sıfır hiç yok hiç arkadaşım bile yok. Hatta hiç çevrem bile yok. Sonra sürekli evdeyim hiç dışarı çıkmıyorum yani her gün evdeyim boş boş evde ya televizyon izliyorum her gün ya da uyuyorum ya da her gün sesli kitap okuyorum günde 1 saat 2 yıldır bunu düzenli olarak yapıyorum ama konuşmam hala düzelmedi. Sizce ne yapmalıyım? Bana kitap oku demeyin çünkü zaten 2 yıldır her gün günde 1 saat sesli kitap okuyorum ama yine de konuşamam hiç düzelmiyor. Başka tavsiyeler verir misiniz bana? Son düzenleyen Moderatör 17 Temmuz 2022 2 Merhabalar , ben de kekemeyim bunun kan almayla filan bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. 7 yaşımdan beri var genelde travmalara bağlıyorlar. Kekemelik kurslarına gitmelisiniz psikologdan çok önerim bu olur. Verilen aktiviteleri ve egzersizleri yaparsanız size yardımcı olur. Ağız egzersizleri de buna mevcut. E kekemelik diye bir yere gitmiştim en son. Kekemeliğim oldukça azaldı fakat sonra sıkılıp bıraktım çünkü kendimle barışma kararı aldım. Siz çok rahatsız oluyorsanız egzersizleri sürekli yaparak %99 yenebilirsiniz. Bu kötü bir durum değil sosyal hayatınızı lütfen ama lütfen kısıtlamayın. Sizi seven arkadaşlarınız bu durumu göz ardı edeceklerdir , bu durumla dalga geçen bir birey insan olamaz zaten. Unutmayın her canlı insan değildir . Ayrıca eklemek gerekirse kekemelik zamandan zamana değişen bir şeydir. Yaş ilerledikçe zaten azalır. Rica ediyorum kendinizi üzmeyin. Kendinizi üzdükçe daha çok artar bu durum. Arkadaşlarınızın yanında istediğinizi konuşmaktan çekinmeyin. Sorunuz olursa yardım etmek isterim. Site burda ; e-kekemelik - Online Kekemelik Terapi Sitesi Ben bir sürü tedaviye gittim , yok sol kulaktan mozart üst düzey frekansları verme yok psikiyatri yok psikolog , geçmişte gittiğim bir kursta 2 hafta hiç konuşturulmadım ve sonrasında yavaş ritimle başlatıldım. Aralarında en çok beğendiğim bu e kekemelik oldu. Size de tavsiye ederim. Asosyalinbiri şarkı söylerken kekeliyor musunuz ? Kekemeler şarkı söylerken kekelemezler. Kekemelik ritim bozukluğudur.
Merhaba, Arkadaşınızın olmamasının nedeni çekingenliğiniz mi, olan arkadaşlarınızla birlikte olmaktan keyif almamanız mı, yoksa insanlara güvenememekten dolayı kendinizi geri çekmeniz mi de bu saydıklarımdan başka etkenler söz konusu olabilir. En doğru yardımı alabilmek için sorunu detaylıca konuşabileceğiniz bir psikiyatri uzmanına başvurmanızda yarar var. Sosyal çevre yalnızca dengeli bir evliliği yürütmek için değil, kendinize olan güveninizi, gerektiğinde alabileceğiniz bir sosyal desteği sağlayacağı ve hatta hayattan daha fazla keyif almanıza yardım edebileceği için de çok önemlidir. İhmal etmeden yardım almanızı öneririm. Kolaylıklar dilerim. 5 Şubat 2009 0043
sürekli evdeyim hiç arkadaşım yok